Yüzümde melaikemin haybeden şükürlüğü Düşündüğüm andayım rüküş dünyanın şu zulmünü Üşür müyüm denizlerin tam ortasında kalıp Oydu pusla yanıp lal edersen bahçenin dökülüşünü Zatı olmayan benimdi dahi balbalım müsait elbet Düşman sancılarımı böldü Yukardan bakan kalbi izler ama nasıl? İplerimi oynatan bir kukla ustasıyım Sanki sembolüydü tufanım ve susmanın yası Cariyelerin en güzeli ise büyük bir çıban taşı Ağrı yelimin en derinlerinde devlerin sesi Duyulduğundan itibaren uykum birkaç ışığın suçu Böyle olmaz, uykusuzca kaçmak, kusur mu laflar Mujikse laflar benimle, yolcu yollarında gerek Söyle: "Unutmaktan daha güzel hiçbir ayet olamaz!" Kumbaramda illegal bir gülümseme Belki ah şu prangayı kırmaya gücüm yeter En az yüz yaşında yorgunum ben Burası beni en son gömdüğüm yer (Yolcu yollarında gerek Söyle: "Unutmaktan daha güzel hiçbir ayet olamaz!") Korudan kalkar her vesait cehennemin dibine Bunu en iyi engin bilir Bu şehir çiğner tükürür her birimizi Burası sivri dilli şairlerin mezarlığı di' mi O zaman bir Fatiha da bana peder Yüzü koyu yatar şiirlerim şu kanepede Yazın çirkin ancak iyi yazıyorsun demişti İnanmıştım da sahiden (ah) Zaman geçmiyor Dişleri bileğime geçirirsem durur sanıyordum saati Şimdilerde bunu umursamıyorum ben Unutulmaya ramak kalan hatıraları üşür sanıyorum Lakin varoluş ağrılarım daimi sancılı Bizi karşılaştırmıyorsa daracıktır kainat zırvası İç cebinde bir şiir kalmıştı hırkamın, neyse kalsın