İster kabul edin ister etmeyin Sınıflı bi' toplumda yaşıyoruz Hani Âşık Veysel Şatıroğlu'na ne demiş İnsan kısım kısım, yer damar damar "İlyas Salman, neden yazıyorsun?" "Neden şiir yazıyorsun?" "Bu yazdıkların şiir mi?" Bunları hiç sormadım kendime Yazdım sadece Ya da yanıtları dağarcığımda hazır değildi Sormaya güç bulamadım Bildiğim bi' şey varsa dağlar çiçek açar, Veysel dert aşar Çelik sert, ateş yakıcı Su bazen boğar insanı Patron istemese de söndürür Yaşıyan, bakan, gören, okuyan yazar Siz neden yazmıyorsunuz? Yaşamak şiirdir biraz Hamile kadınların yalın, tertemiz korkaklığı şiirdir biraz Bilmeden savaşa koşan çocuk, yüreği ısıtan kurşun Göğe dikmesi sarı gagalarını serçe yavrularının Asker postallarının çiçek ezmesi şiirdir biraz Hayatı özgürce örmeden ölmek Siverek'te doğup Paris'e gömülmek şiirdir biraz Kömüre saplanan kazma, alınlardan yağan yağmur Kapıları döven rüzgâr, ardında dayak bezgin analar şiirdir biraz Siz neden yazmıyorsunuz? "Adın büyüsün diye mi yazıyorsun?", dedi biri Şöhret denen çirkin kuşu çoktan yakalamışım Kurban eder miyim şiirlerimi o aptal karanlığa? Öyle insanlar gelmiş ki Şu çelişkiler anası dünya denen güzel ifrite O denli güzel aklıklar, aydınlıklar bırakmışlar ki Bakmadan geçemiyorum, yazmadan edemiyorum Yoksa gördük ki Nazım gürül gürül akan bi' dünyadır Toplu intiharların engelidir yazdıklarımın ışıltısı Şerçıbanlı Ahmet Usta, yılanlarla su getirir yavru serçeye Benim bulut başlı Hasan Hüseyin abim Sakız dişli kızlarımızın umududur Sıkar bulutumun suyunu Sivas'tan Birezilya'nın farelalarına bereket akıtır yılmadan Onları taklit etmek bile onurdur benim için Haddimi bilemedim, efendim Bağaşlasınlar, bağışlayın