Nasıl ve ne zaman bilmiyorum Kapının açıldığı çayırlık O tatlı keskin koku, iç çekişler Kıyıyı dolduran ışık Daha önce benim olmuştun Kaç yıl geçti söyleyemem Boynunu uzattı, perdeler kapandı Kırlangıçların uçtuğu mevsim Hepsini hatırladım evvel zaman Daha önce de böyle mi yaşandı ve zamanın girdaplı uçuşu, Geri getiremez mi eski günlerimizin aşkını Ölüme rağmen bir daha, gece gündüz doğmaz mı o tek arzu Seslerin ağırlığına çakışır, medet bu kamçı Hiçbir zaman durmayacak gibiyse sürgünüme teşvik İhtiyacım sancı, yaşanmayan gençlik Lanetime duacı ölmеk isteğimle bezmiş Bеn hala aynı yerde aynı bokla Meşgul olma faziletimi silemedim, ne tesadüf istemedin Esenköy dağlarında dans ederdi iblis Yağmur o gizli hazinenin bilinme isteğiydi Saçıma dokunmuştu leta vitza Ki ben bir safiydim, çocuktum karşısında Keşke sahne başlasa, keşke ruhum olmasa Keşke neşreten bir damla saçsa ben de boğula dursa Kutsal her ne varsa daha da ağırı lazım Öldürmeyen sevgiden bir hayır yoksa Daha da bariz, daha da sıkışmış bir hayat yazdım Yüzü çıyan kusmuğundan ölüm ol bana Son damla, son gaile, son ter Bir gümüş hançer, kızıl bir mumda yanan şevkten Söyle ne olur acıdan mı doğar güneş Öyle de değilse artık kesmem gerek boğazımı