Ben seni acılarda tanıdım Ve sen fırtınada hiç bırakmadın beni Gözyaşıma ortak oldun... Kitaplarımı, yorgun yorganımı ve Gözlerimin gecelere demirlenişini Her anlatmak istediğimde sana Elim varmadı kaleme, yazamadım, sustum Yiğittin... Taşa yattık seninle kar yedik Yağmuru içtik su diye Soğuktan nasırlarımız çatladı Sen ağladın yalnızca ve sessizce Ellerimi oğuşturdun Yiğittin... Çığ düştü çatımıza Çöktüm dedim, bittim dedim Sen sardın beni çulunla Unu ekmek ettin bölüştük Anam gibi sen taşıdın sırtında Sıvasız duvarlarında yoksul odamızın Birlikte batırdık yüreğimize tırnaklarını güneşin Acılar köprüsünde el ele yürüdük Zemheride ilkbaharı giyindin Yüreğini diktin beynime Çorbamız olmasa da terketmedin Yiğittin... Mavilerin denizinde ve son durağında yıldızların Soldurmadın sevdamı soldurmadın umudumu Kan kustum, Ah! çektim... için için inledin Sarılınca kollarıma kelepçe sen de sarılıp öptün Zehirli akrebini sevdim zamanın Seni getirdiğinde her görüş günü Gözyaşlarına sor beni kirpiklerine sor Hasretin acısı küstürse de türküleri Kavalı sevdim sazı sevdim zehri akıtır diye Yaşlılık caddesinde taşlara sırt verdik Yorgunluk limanında su serptin alevine kalbimin Yiğittin... Yosunlara bulandığımda Yaşamın çığlıkları beni sahile ittiğinde Göğsümdeki fırtınalar ve titreme denizinde Ayrılığın anası yapıştığında yakama Yârsız koymadın beni tuz ekmedin gözüme Yiğittin... Dikenin gülü de olsa hayat Yahut gülün dikeni de olsa Mil çekmedin yüreğime Sen sevdam kadar sen toprak kadar Yiğittin... Kilim oldun kahrıma Sır vermedin ser verdin gönül kapımda Ben seni acılarda tanıdım Ve sen fırtınada hiç bırakmadın beni Ortak oldun gözyaşıma Yiğittin...